Resûlullah Efendimiz (asm) ashabına iftar yemekleri verdiği gibi, zaman zaman toplu iftar dâvetlerine icabet ediyor, bazan sahurda da ashabıyla birlikte oluyordu. Enes’in (r.a) rivayetine göre Hz. Peygamber birilerinin iftar dâvetine icabet ettiğinde şöyle duâ ederdi: “Oruçlular sizde oruçlarını açsınlar, yemeklerinizi iyi insanlar yesin, yanınıza melekler insin.” Abdullah b. Zübeyr’in rivayetine göre bir iftar ziyafeti sonrası Resûlullah (asm) hane sahibine hitaben “Oruçlular yanınızda oruçlarını açtılar; iyi kimseler yemeklerinizi yediler. Melekler de Allah’tan bağışlanmanızı dilediler” buyurdu.
Hakem b. Amr’ın bildirdiğine göre Peygamberimiz (asm) yemek yediğinde asla başkasının önünden yemezdi. Hz. Ömer (r.a) yemek yeme konusunda “Tıka basa yiyip içmekten sakının. Zira tıka basa yiyip içmek vücudun güzellik ve sağlığını bozar, vücutta çeşitli hastalıklar doğurur ve ayrıca kişide ibadete karşı üşengeçlik meydana getirir. Yiyip içmede normal davranın ki vücudunuz sağlıklı, keseniz israftan uzak olsun” diyerek yeme içme konusunda mü’minlere tavsiyede bulunmuştur.
Diğer ümmetlerin orucundan farklı olarak İslâmdaki oruçta sahur vardır. Resûlullah Efendimiz (asm) sahur hakkında “Sahur Allah’ın size verdiği bir berekettir. Onu ihmal etmeyiniz” buyurmuşlardır.
Peygamberimiz (asm) sahura kalkmanın yanı sıra oruçlu iken kaylûle uykusunu (kuşluk vaktinden öğleden biraz sonraya kadarki vakitte uyumayı) da tavsiye etmiştir. Böylece oruç tutarken fazla zorlanmayacağımızı beyan buyurmuşlardır.
Resûlullah Efendimiz (asm) iftarı vakti girer girmez yapmayı tavsiye ederken “Biriniz orucunu açtığında onu hurmayla açsın, çünkü o berekettir. Onu bulamazsa suyla açsın, çünkü su temizdir” buyurdular.
Hz. Muhammed (asm) Medine’ye hicretten hemen sonra Mescid-i Nebî inşa edilmiş, bitişiğine de İslâmdaki ilk okul, ilk yatılı öğretmen okulu diyebileceğimiz Suffa yapılmıştır. Burada kalanlara Ashab-ı Suffa (Ehl-i Suffa) denirdi. Okuma yazma oranının son derece düşük olduğu bir ortamda bu okulun açılması İslâmın ilme verdiği önemin bir göstergesidir. Suffada kalan öğrencilerin derslik olarak Mescid-i Nebîyi kullandıkları, iâşe ve diğer ihtiyaçlarının Peygamberimiz (asm) ve ashabı tarafından karşılandığı bilinmektedir. Diğer zamanlardaki ikramların yanı sıra Resûlullah Efendimiz (asm) ve ashabı Ehl-i Suffa’ya iftar ve sahur yemekleri verirlerdi.
Nadi Aksoy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder